Resulullah’a Benzemek
Küçük bir öğrenciyken bir gün dersimize yepyeni bir hoca girdi. Yaşımın verdiği toylukla ve henüz şekilciliğe verdiğim önemle her öğrencinin yaptığı gibi bu yeni hocayı iyice bir süzdüm. Onu çirkin buldum. Hatta öyle ki bazen yüzüne bakamayacağımı sanıyordum. Haftalar ilerledikçe ilahiyat formasyonun dışında bir eğitim almış olan hocamız olgunluğu ve nezaketiyle hepimizi öyle bir sarıp sarmaladı ki benim için o güne kadar gördüğüm en güzel kadına dönüştü. Bu, güzel ahlakın her şeyin önüne geçtiğini gördüğüm ilk an oldu.
Abdullah b. Mes’ud oldukça narin, zayıf ve esmer bir adamdı. Resulullah bir sefere çıktığı zaman onun yanından ayrılmaz; yıkandığı zaman onu perdeler, uyuduğu zaman onu uyandırır, tenha yerlerde eline bir asa alarak Resulullah’la beraber her hangi bir tehlikeye karşı onun önünden yürürdü. Ayrıca Resulullah’ın yatağından, misvakından, nalınlarından ve temizliğinden sorumluydu. Bir gün misvak ağacından Resulullah’a meyve toplamak için ağaca tırmandı. Ashab onun bacaklarının çelimsizliğine bakıp gülmeye başlayınca Resulullah “Neye gülüyorsunuz?” diye sordu. “Abdullah’ın bacağının çelimsizliğine” diye cevap verdiler. Resulullah “O güldüğünüz bacak mizanda Uhud’dan daha ağırdır” dedi.
Zira Abdullah b. Mes’ud henüz Resulullah Dâr’ul Erkam’a girmeden önce Müslüman olanlardandı. Ergenlik çağına girmek üzere olan bir çocukken koyun güttüğü bir sırada Resulullah’la tanışmış, ardından Resulullah’ın yanına giderek “Bana Kur’an’ı öğret” diyerek Mekke’de Kur’an’ı Resulullah’tan bizzat öğrenip ilk yayan kişi o olmuştu.
Zeyd b. Vehb, bir gün Hz. Ömer bir grup insanla birlikte otururken zayıf, ince bir adamın çıkageldiğini anlatır. Hz. Ömer adama bakmaya başlar ve sevinçten yüzü aydınlanarak üç defa “İlim dolu küçücük beden” der. Onu tanımayanlar öğrenir ki gelen Abdullah b. Mes’ud’tur. Müslüman olduğu günden itibaren kuşluk vaktinde uyumayan Abdullah b. Mes’ud, Kur’an’dan yetmiş sûreyi bizzat Resulullah’ın ağzından öğrendiğini ve bu konuda kimsenin onunla tartışmaya giremeyeceğini söyler.
Huzeyfe b. Yemân’a sordular: “Hal ve tavırlarıyla, siret ve ahlakıyla Resulullah’a en çok benzeyen kişiyi bize söyle de onu kendimize örnek alalım.” Huzeyfe şöyle cevap verdi: “Evinde olup biteni bilemem. Ama gördüğüm kadarıyla hal ve tavırlarıyla, siret ve ahlakıyla, vakar ve sükûnetiyle Resulullah’a Abdullah b. Mes’ud’dan daha çok benzeyen başka bir kimseyi tanımadım. Resulullah’ın ashabı arasında günahtan korunanlar, aralarında Allah’a en yakın olanın o olduğunu bilirlerdi.” Bir ortama girdiğinde o anda orada bulunanlar Abdullah b. Mes’ud’a karşı kalben bir yakınlık hissederlerdi. İnsanlara çabuk yakınlık duyar ve onların da kendisine ısınması için her biriyle yakından iletişim kurardı. Kufe ehli Hz. Ali’ye ondan daha güzel ahlaklı, daha şefkatli öğreten, insanlarla oturup kalkması daha güzel ve daha fazla takva sahibi olan başka birine rastlamadıklarını söylediler. Bununla birlikte o, hesap gününün ağırlığından korkarak ölüme hazır olmadığını ve öldükten sonra hiç diriltilmemeyi çok arzu ettiğini söyleyerek vefat etmiştir.
Sûretten sîrete varıp bilinmedik güzel insanlarla daha fazla karşılaşmak için Resulullah’ı daha çok tanımaya ve tanıtmaya ihtiyacımız var.
13/05/2018