Kurayza Günü Bir Kadın
İhanetin ve sadakatin bedelinin kılıç ve kalkanla ödendiği zamanlar, belki de insanoğlunun en onurlu olduğu dönemlerdir. Karşılıksız kalmayacağını bilerek tarafınızı seçer ve sonuçlarına da sükûnetle katlanırsınız. O nedenle Medine Yahudilerinden Benî Kurayza’nın akıbeti bu hususta net bir örnektir. Hendek Savaşı sırasında gizlice müşriklerin safında yer alarak, tarihte çok kere görüldüğü gibi “kalenin içinden kapıyı açan hain” misyonuyla işbirlikçi rolü üstlenen Benî Kurayza’nın ödediği bedel, siyasî tarihte ihanetin bedelini en güzel şekilde özetlemektedir. Yahudilere yakınlığıyla bilinen ve bu savaş sonrası aldığı yaralar sebebiyle şehit olan Sa`d b. Mu`âz dahi Benî Kurayza’nın erkeklerinin öldürülmesine; kadın ve çocuklarının ise esir edilmesine hükmetmiş, onlarsa bunu sükûnetle kabullenmek zorunda kalmışlardır. Bu kararı duyunca ağlayıp feryat eden Beni Kurayza kadınlarına hitaben bir Yahudi’nin söyledikleri, bu topluluğun sürgün ve infaz tarihini açıklar niteliktedir. “Susun! Dünya kurulduğundan beri Benî İsrâil kadınlarından ilk esir edilenler sadece siz değilsiniz! Üstelik bizler için esaret hiçbir zaman son bulmayacaktır ki, biz erkekler ve siz kadınların bir araya gelmesi mümkün olsun. Eğer Yahudi erkeklerden bir hayır umuyor ve bundan sonra hayattan bir iyilik bekliyorsanız kendinizi feda edin ve Yahudi dinine sarılın. Çünkü biz ancak Yahudi dini üzere yaşar ve bu din üzere de ölürüz.”
Benî Kurayza’nın ihaneti ve infazlarıyla ilgili anlatılanlar, -bu büyük haâdiseyi ilk okuyanlar için havsalayı zorlasa da- hayatın tesadüfi bir şey olmadığını, devlet ve savaş hukukunda bazı söz ve davranışların geri döndürülemez ve affedilemez sonuçlar doğurduğunu göstermesi açısından bireysel değerlendirmeleri aşan bir yapıdadır. Nitekim Benî Kurayza erkeklerin bu durumu kabullenmeleri ve hatta bazılarının ölümlerini planlamaları, aileleriyle yaptıkları son konuşmalar; bu kıyımın mağlubiyetten sonra hak ettikleri bir bedel olduğunu bilmelerinden kaynaklanmaktadır.
Son gecelerini Tevrat okuyarak geçiren Yahudiler, birbirlerine son ana kadar Tevrat’a bağlı kalmalarını ve dinlerinden ayrılmamaları gerektiğini telkin ederek geçirdiler. Sabah olduğunda ise kendileri için kazılan çukurların yanında boyunları vurularak öldürüldüler. Öldürülenler arasında sadece bir kadın vardı. Nübâte ismindeki bu Yahudi kadın, kuşatma ağırlaştığı sırada kocasından ayrılacağını anlayıp, “Benden ayrılacaksın” diyerek ağlamaya başladı. Birbirlerine olan sevgileriyle tanınan eşler bu sırada bir plan yaptılar. Adam karısının Müslümanların eline esir olarak geçmesini istemediğinden, kadının öldürülmesine yol açacak bir öneride bulundu. “Tevrat’a yemin olsun ki, dediğin doğru. Bizi ayıracaklar. Ancak Muhammed galip gelse bile kadınları öldürmeyecektir. Bilirsin ki sen de bir kadınsın. Üstelik biz Yahudiler henüz onlardan hiç kimseyi öldüremedik. O nedenle şu değirmen taşını kalenin dibinde gölgelenen Müslümanların üzerine yuvarla” diyerek aslında karısının sonunu hazırladı. Adamın amacı, karısının bu suçu nedeniyle öldürüleceğini bilerek cariye olarak alınmamasını sağlamaktı. Kadın kocasının dediklerini yerine getirdi. Müslümanlar yuvarlanan taşı gördüklerinde hızla dağılsalar da; taş, Hallâd b. Süveyd’in başını yarıp şehit olmasına sebep oldu.
Daha sonraları Hz. Aişe, Benî Kurayza’nın infaz günü geldiğinde Nübâte’nin yanına geldiğini anlatır. Nübâte sürekli gülüyor ve “Benî Kurayza’nın erkekleri öldürülüyor” diyordu. O sırada “Ya Nübâte!” diye bir nida duyuldu. Adının seslenildiğini duyan Nübâte “Vallahi ben çağırılıyorum” deyince Hz. Âişe merakla “Neden?” diye sorar. Güzel konuşan bir kadın olduğu söylenen Nübâte’nin, Hz. Âişe’ye cevabı, “Kocam beni öldürdü.” olur. Yaptıklarını Hz. Âişe’ye hızlıca anlatan Nübâte, Hz. Aişe’nin yanından ayrıldıktan sonra öldürülür. Hz. Âişe, bu olayı ömrünce unutamaz ve şöyle der; “Nübâte’nin nefsinin temizliğini, rahatlığını ve çokça gülüşünü hiç unutamam. Üstelik o sırada öldürüleceğini biliyordu. Nitekim o gün Benî Kurayza’nın erkekleri de öldürüldü. Hem öyle bir öldürülme ki, gece boyunca hurma kandillerinin ışığında infazları devam etti.”
02/12/2018