Komşuluk ve İnsan Psikolojisi
Geçenlerde apartmanda komşunun biriyle asansörde denk gelmiş bulunduk. Ben tam selam verecekken, aniden bana arkasını döndü. İnanın kendimi çok kötü hissettim. İnsanlar neden aynı binayı paylaştığı kişilere bu kadar mesafeli davranır diye düşünmeye başladım. Hâlbuki aynı mekânı paylaşan insanların birbirine daha yakın olması sosyal etkileşim açısından daha mümkün görünmektedir.
Komşuluk, sosyal müesseslerin en temellerinden biridir. Aile ve akrabalıktan sonra gelen, en büyük sosyal müessesedir diyebiliriz. Eskiden mahalle kültüründe yaşarken komşuluğun kıymeti bilinirdi. Komşularımız aile efradından sayılırdı. Fakat günümüzde apartman veya site kültürü, bu sosyal müesseseyi neredeyse yok etti. Birçoğumuz komşularımızın adını dahi bilmez hale geldik.
Güya medeni düzen olan site (apartman) kültürü, insanı başkalaştırdı. Artık herkes mikro düzeyde iletişim ağına sahip. Onun dışına çıkmak istemiyoruz. Asansörde karşılaştığımız komşumuza arkamızı dönüyoruz ya da beraber asansöre binmemek için elimizden geleni arkamıza bırakmıyoruz. Tabi bu yazıdan “senin komşun tavırlı davranmış o yüzden alınganlık yapmışsın” sonucu da çıkarılabilir. Oysa ki Hz. Peygamber “komşunun birbirine mirasçı olacağını zannetmiştim” demiştir. Hatta bizim kültürümüzde atasözü haline gelmiş olan bir Hadis’te “komşusu açken tok yatan bizden değildir” denmiştir. Bir atasözünde de “komşu komşunun külüne muhtaçtır” denilmiştir. Eskiden külüne dahi muhtaç olduğumuz komşumuzun neden yüzüne bakmaz olduk.
Günümüz şartlarında insanlar yalnızlıktan, depresyondan ve daha birçok psikolojik rahatsızlıktan dem vurmaktadır. Sosyalleşme, psikolojinin en önemli konusudur. Birçok psikolojik rahatsızlığın altında izolasyon sorunu yatmaktadır. Aslında komşuluk sosyalleşmenin en güzel örneklerinden birisidir.
İngiltere’de yapılan bir çalışmaya göre insanlar kapı komşularıyla aylık ortalama 42 dakika zaman harcıyor. Bu durum bile kendimi ölçtüğümde iyi bir süre gibi geldi. İnsan komşusuna aylık 42 dakika ayırsa baya ahbaplık kurabilir. Amerikalıların ise sadece %20’si komşularıyla zaman harcıyor. Üçte biri ise hiç iletişim kurmadığını ifade etmiştir. Ülkemizde de bu konuda çalışmalar yapılmalı.
Komşularla iletişim kurmama veya konuşmamanın bir nedeni mahalle baskısı olur korkusudur. Eğer iletişim kurarsam, zamanla dostluk doğar ve bu benim özgürlüğüme engel teşkil eder anlayışı taşınmaktadır. Sahi akrabadan da bu yüzden uzak duruyorduk değil mi? Fakat mahalle baskısı olacak diye iletişimden kaçtığımızda, zamanla fark etmeden yalnızlaşıyoruz.
Komşudan uzak durmanın diğer bir nedeni, nasıl iletişim kuracağını bilememedir. İnsan toplumsal bir varlıktır. Ayrıca kişi, insan ilişkilerinde ne ekerse onu biçer. Eğer birisi iletişimde adım atmazsa karşı tarafta adım atmayacaktır. Arkadaşlıklar ve komşuluklar bencillikten uzak karşılıklı ilişkiye bakmaktadır. Sadece bir adım atmak yeterli.
Başka bir neden, insanlardaki üstünlük kompleksidir. Kompleksler yenilmelidir. Sosyal medya ve internet en iyi komşudur, en iyi arkadaştır algısı yerleşmiştir. İletişim kurmak her zaman masraflıdır ve insanlarla iletişim kurmak sorunlar doğurmaktadır. O yüzden internet sığınak olmaktadır. İletişime engel diğer nedenler; yabancı düşmanlığı ve önyargılı olmadır. Önyargıyı kırmanın en iyi yolu, öteki gördüğümüzü tanıma yolunda adım atmaktır. Komşuluk hayatımıza anlam katar. Yalnızlığı engeller. Her zaman yanımızda bir destek buluruz.
07/02/2019