Nesep (Soy Bilgisi) ve Siyer İlişkisi Üzerine
Nesep soy bilgisi anlamına geliyor. İnsana özgü merak uyandırıcı bir olgu aslında. Tarihten günümüze farklı yansımalarıyla birlikte önemini hiç yitirmemiş gibi. Son günlerde e-devlet üzerindeki soy ağacı bilgisine gösterdiğimiz yoğun ilgi bunun bir göstergesi aslında. Modern dönemde bilimsel olarak sosyal ve kültürel antropolojinin birer alt konusu olarak ele alınmış. Sosyal ve politik alanla sıkı bağlantıları olan bir mesele.
Araplar için nesebin ve nesep bilgisinin müstesna bir yeri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Siyer ve İslam tarihindeki birçok olayın temel dinamikleri arasında nesep olgusunu gösterebiliriz. Daha sonra bu bilgi sistematik bir yazın türü haline gelmiş. Kökleri Cahiliye dönemine kadar uzanıyor. Arap tarih bilgisinin ana çatısını bu dönemde nesep şecereleri oluşturmaktadır. İslam sonrasında da bu literatür devam ettirilmiştir. Şecereler halinde her kabilenin mensupları soy ağacı üzerinde sıralanmış ve haklarındaki önemli olaylar, kişiyi tanıtıcı kısa ve öz bilgiler sunulmuştur. Hatta atlar ve develerin nesebine dair eserler de yazılmıştır.
Bu yazıda, nesep kitaplarının günümüze ulaşmış olanlarının en eskilerinden ve en önemlilerinden (belki de en önemlisi diyebiliriz) olan İbnü’l-Kelbî’nin “Cemheretü’n-neseb” adlı eseri üzerinden, başlıktaki ilişkiyi kısaca tasvir etmeye çalışacağım:
İbnül Kelbî’nin eseri temel bir Siyer kaynağı veya sadece Rasulullah’ın nesebini anlatan bir eser değil. Bununla birlikte eser Rasulullah’ın mensup olduğu soy ile başlamaktadır. Benî Hâşim soyu ile başlanır ve Kureyş içerisindeki sair soylar ile devam edilerek diğer Adnani kabilelerin nesep bilgileri verilmektedir. İnsan bu eseri incelerken kendisini bir isimler ormanı içerisinde hissetmekten alamıyor. On binlerce vav harfi ile birbirine bağlanan bir isimler ve soylar evreni… Burada aktarılan bilgilerin Siyer ile ilgisi ise genel olarak iki kategoride ele alınabilir. Rasulullah’ın nesebi ve Rasulullah’ın hayatında cereyan eden olaylara ilişkin bilgiler. Kişiler ve olaylar sıralanırken Rasulullah’ın yanında veya müşrik cephesinde yer alarak görünmüş birçok kişi ile ilgili bilgiler sunulmaktadır. Bunlar arasında Rasulullah’ın, kötü anlamından dolayı değiştiği isimler, Rasulullah’ı görmüş olanlar, Rasulullah’ın dua ettiği kişiler, sahabilere dair bilgiler, Rasulullah’ı ziyaret edenler vb. gibi başlıklar altında sıralayabileceğimiz malumat bulmak mümkündür. Asım Köksal Hocanın “İslam Tarihi” adlı eserinin önsözünde ifade ettiği gibi, bu kısımda, “tarihi konuşturmak adına kendi şahsi görüş ve düşüncelerimle araya girmeden” eserden konuya dair bazı örnekler sunmak istiyorum. (Genelde nesep kitaplarının, özelde ise İbnü’l-Kelbî’nin rivayetlerinin mevsukiyeti konusunda soru işaretlerinin bulunduğunu da burada belirtmiş olalım)
- Abdullah b. Sa’d Rasululah’ın vahiy kâtiplerindendir.
- İbn Hatal’ın iki cariyesi Rasulullah’ı hicveden şiirler söylemişlerdir. Rasulullah onun Kabe’nin örtüsü altında olsa dahi öldürülmesini emretmiştir.
- Sehl ve Safvan b. Vehb b. Rebia Rasulullah ile birlikte Bedir’e katılmıştır.
- Rasulullah’ın kesesini çalan kişi Benî Esed’den Büceyr b. Abdullah el-Esedî’dir.
- Rasulullah, Ğayyân ismini Rüşdan olarak değiştirmiştir.
- Esved b. Abs Rasulullah’ı ziyaret etmiştir. Sana yakınlaşarak sana geldim (eteytüke etakarrabu ileyk) demiştir ve bu yüzden kendisine “Mütekarrib”denmiştir.
- Rasulullah Kays b. Asım’a kendisine bir heyet içerisinde geldiği zaman, “Bu çöl ehlinin (Bedevilerin) efendisidir” demiştir.
- Rebia b. Rüfey’ odalar(Hucurât) arkasından bağıranlardandı.
- Bağîd b. Habib b. Mervan Rasulullah’a gittiği zaman ona ismini sormuş ve Habib olarak değiştirmiş ve ismi öyle bilinmiştir.
- Rasulullah, Ğadire b. Semüre’yi zekât konusunda görevlendirmiştir.
- Amr b. Ümeyye b. Huveylid ed-Damrî, sahabedendir. Bi’ri Maune olayında ondan başka kimse kurtulamamıştır. Rasulullah onu beş kere birtakım görevler icra etmek üzere görevlendirmiştir.