Arap ve Yunan Mitolojisinde İlham Perileri – I
Sözlü kültürün hakim olduğu İslam öncesi Arap toplumunda şairler tarafından ortaya konulan şiire bakış günümüzden farklıydı. Zira şairler bilinmeyen ve görülmeyen bir alemle diğer bir ifadeyle tabiat üstü varlıklar olan cinler ile iletişime geçen ve bunu şiirleriyle gösteren kişilerdi. Dolayısıyla şairlerin de kahinler gibi cinlerle irtibat kurduklarına inanılırdı. Öyle ki savaşlar dahi önce şiirle başlar sonra çatışmaya dönüşürdü. Şairlerin cinlerle ilgili bu durumu kabile için de önemliydi ve şair kabilenin gurur kaynağıydı. Hz. Muhammed böyle bir inancın olduğu dönemde geldiğinden onun için de şair denilmişti. Bu itham konusunda şairlerle ilgili durumu anlamak için dönemin inancına bakmak gerekir.
İslam öncesi Arap toplumunda isteyen herkes şair olamazdı. Bunun için cinin o kişiyi seçmesi gerekirdi zira cin herkesle konuşmazdı. İnanışa göre erkek veya dişi cin, sevgisine layık gördüğü bir kişiyi seçer, onun üstüne atlayıp yere yıkardı. Sonra göğsüne oturarak kendi sözcüsü olmaya zorlardı. Kişinin şairliği bu şekilde başlar, seçilen bu kişiye artık şair denir ve cinin dünyadaki sözcüsü olurdu. Şair ile cin arasında samimi bir ilişki kurulduğuna inanılırdı. Dolayısıyla şairler, kendi cinini samimi dost anlamında “halil” olarak isimlendirirdi. Dahası dost olan cinlerin, insanlar gibi özel isimleri de vardı.
Şair ile cin arasındaki bu inanç, bir çok mitolojik anlatının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu anlatılardan birine göre Araplardan biri gece vakti ıssız bir araziden geçerken çadırın önünde oturan çok ihtiyar bir adam ile bir çocuk görür ve eve misafir olarak kabul edilir. İhtiyar, adamın Şamlı Humeyri olduğunu öğrendiğinde onun eski soylulardan olduğunu belirtir. Muhabbet ilerler ve söz Arap şiirlerine gelir. İhtiyar Arap şiirlerini bildiğini söyler bunun üzerine Humeyri, zor olanlardan birini okumasını ister. İhtiyar da meşhur şairlerden şiirler okur. Humeyri, şairlerden birininkini kastederek bu şiirleri duyduğunu söylediğinde ihtiyar kendisinin, o şairin arkadaşı olduğunu belirtir. İhtiyarın isminin Mushel Serkan b. Cendel olduğunu öğrenen Humeyri, onun bir cin olduğunu anlar ve muhabbete devam ederler. İhtiyar birkaç isim söyler ve tanıyıp tanımadığı sorar, adam bu isimleri tanımaz. Bunun üzerine ihtiyar, bu isimleri dostu olduğu şairlerle birlikte andığında adam onların birer cin ismi olduğunu anlar.
Anlaşıldığı üzere her şairin zaman zaman gelip kendisine ilham veren özel bir cini vardı. Müşrikler Hz. Muhammed’i de cinlerle irtibat kuran, özel bir cinden ilham alan şair olduğunu düşünmüşlerdir. Zira söylediği sözlerin (ayetlerin) sıradan bir insanın sözü olmadığını iddia ederek ona şair demişlerdir. Müşriklerin bu düşüncesi Kur’an’da yer almış, şairler anlamına gelen Şu’arâ adlı surede ve başka sürelerde bu konuya değinilmiştir. Hz. Peygamberin bir cini olmadığını ve söylediklerinin de cin ilhamı olmadığı üzerinde durmuştur (Hâkka 69/41; Yasin 36/69).
Şairlere verilen ilhamın kaynağı Arap mitolojisinde cinler olarak görülmüştür. İlham konusunda Yunan mitolojisinde de benzer durum bulunmaktadır. Bir sonraki yazımızda Yunan mitolojisindeki ilham perisi konusuna değinilecektir.
03/04/2019