Bir Dik Duruş Örneği: Hz. Musa

12.11.2018
A+
A-
Bir Dik Duruş Örneği: Hz. Musa

Kur’an’ın üçte biri kıssalardan oluşuyorsa bu kıssaların da üçte biri Hz. Musa’nın Firavun ve avenesi ile mücadelesine aittir. Hz. Musa’nın kıssasını; Saray hayatı (çocukluk), Medyen öncesi (gençlik), Medyen sonrası (Peygamberlik/İlk vahiy ve Mısır’a dönüş), Kızıldeniz öncesi (Firavunla mücadele) ve Kızıldeniz sonrası (İsrailoğullarının eğitimi, çöl hayatı ve ölümü) şeklinde dört bölüme tasnif etmek mümkündür.

Konu başlığı açısından burada ele alacağımız yön ise Hz. Musa’nın öfkeli tabiatı ve celalli yapısının örnekliği olacaktır. Bu anlamda Kur’an’ın bize sunduğu ilk pasaj, bir Mısırlı ile bir Kıpti’nin kavgasında Hz. Musa’nın kendisinden yardım isteyen kişiye destek olurken bir ölüme sebebiyet vermesidir. İyilik bazen netice itibariyle iyilik getirmeyebilir. Bir yanlış karşısında dururken bazen daha büyük yanlışlıklar meydana gelebilir. İşte burada bir mümine gerekli olan şey hatanın idraki ve bedelinin ödenmesidir. Hz. Musa ilk olarak vicdan azabı çekmiş sonrasında ise sadece canını kurtararak bir sürgüne mahkûm olmuş; sonucunda hayırlar getirecek ücretli işçilik ile fakrı zarureti karşılanmıştır. Bunun sonucunda ise bir aile sahibi olarak evine dönmüş, bu esnada vahiy ile muhatap olmuştur.

İkinci olay olarak Hz. Musa ve Firavun’un sürgünden sonra saraydaki ilk karşılaşması ve Hz. Musa’nın ilk tebliğini zikredebiliriz. Özellikle Şuara-Taha surelerinde anlatılan bu hadisede dikkat çekici bir ibare olarak “leyyin/yumuşak söz söyle” (Taha, 20/44) ifadesi dikkat çekmektedir. Buradan hareketle takiyyeye varan anlayışlar ortaya konduğu gibi, hakikatin üzeri örtülerek, hakikatten taviz vererek dinin anlatılması gerektiği söylenmiştir. Fakat Hz. Musa Firavundan İsrailoğullarını kendisi ile göndermesini istediği gibi, onu azapla tehdit etmiştir. Öyle ise bize gereken sözün üsluba uygun bir şekilde, taviz vermeden ve açıkça söylenmesi; bu konuda dik bir duruş sergilenmesidir. Bu anlamda inanan kimseler sırtını vahye dayadığında kendisine sarsılmaz bir duvar bulmuş olur. Bu anlamda Hz. Peygamber’in “Zalim sultan karşısında susan dilsiz şeytandır” sözünün Hz. Musa’da tasvir edildiği görülür.

Hz. Musa Firavun ile siyasi, Haman idari-askeri, Karun ile ekonomi ve Samiri ile dini konularda mücadele ederek bu konuda boyun eğmemiştir. Nihayetinde bizim de buradan hareketle ilkeler edinerek İslami bir tavır sergilememiz elzemdir.

12/11/2018

BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.