“Çılgın Kalabalıktan Uzak”
“Şaştım… Şaşılacak şeyler var gecelerde
Ve gündüzlerde…Ancak Basir olan Allah onları bilir.
Şüphesiz Allah, birçok adamı yok etti
İşi gücü kötülük olan kimseleri
…
Kişi bir gün düşer bir gün kalkar
Yeşil dalın bir o yana bir bu yana dönüp durduğu gibi…”
Cahiliye döneminde bir gün Zeyd b. Amr b. Nüfeyl, Kabe’ye gelerek Kureyş ahalisine şöyle seslendi: Ey Kureyş topluluğu! Nefsimi kudret elinde tutan Allah’a yemin olsun ki, sizin içinizde benden başka hiç kimse İbrahim’in dininde değildir.” Sonra kendi kendine “Ey Allahım! Sana yapılacak ibadetin ne şekilde olduğunu bilsem muhakkak onu yapardım. Fakat onu bilmiyorum” dedi ve sonra elinin ayasına yüzünü sürerek secde etti.
Bundan sonra Zeyd b. Amr, Hz. İbrahim’in dinini araştırmak için Mekke’den çıkmaya karar verdi. Ancak gitmeye her teşebbüs edişinde hanımı Safiyye’nin, Zeyd’in kardeşi Hattab’a haber vermesi üzerine Mekkeliler onu engelliyorlar ve eziyet ediyorlardı. Hattab’ın, Kureyşlileri kışkırtması üzerine insanlar onu putperestliği terkettiği için tehdit etmeye başladılar. Zira Zeyd her fırsatta putları kötülüyor, onların tapınmalarına katılmıyor ve putlar için kestikleri kurbanların etlerinden yemiyordu.
Nihayet Zeyd, bu eziyetlere ve kavminin ahvaline tahammül edemeyip Hira mağarasına çekildi. Demiştik; Resulullah Mekke’nin ne ilk ne de son yalnızıydı. Resulullah’ın gençken onu Hira’da ziyaret ettiği ve giderken yanında yiyecek götürdüğü anlatılır. Zeyd, yine Resulullah’ın ziyarete gittiği bir gün yanında götürdüğü etlerin putlar için kesilen kurbanlara ait olup olmadığını sorar ve onlar için kesilen etlerden asla yemediğini belirtir. Resulullah bunu duyduktan sonra bu etlerden yemeyi bıraktığını ve nihayet ona Allah’ın risaleti nasip ettiğini anlatır.
Yahudiliği ve Hıristiyanlığı yeteri kadar araştırıp, bu iki dini de benimsemeyen Zeyd b. Amr nihayet gerçek Hanifliği bulmak için Şam taraflarına bir yolculuğa çıkar. Dönemin en iyi rahiplerinden birine meramını anlattığında aldığı cevap “bu dini yaşayan hiç kimsenin kalmadığı ve dolayısıyla artık Hanifliğin gereklerinin ve ibadetlerinin bilinmediği” olur.
Rivayete göre rahip, Zeyd’e yakında İbrahim’in dini Hanifliği yeniden tebliğ edecek bir peygamberin yakında geleceğini ve ona kavuşmak için memleketine dönmesini tavsiye eder. Bunun üzerine Mekke’ye doğru yola çıkan Zeyd b. Amr yolda bir saldırıya uğrayıp öldürülür.
Ashab bir gün Resulullah’a sorar:
“Ya Resulullah! “Zeyd b. Amr’a istiğfarda bulunalım mı?”
Resulullah: “Evet. Zeyd’e istiğfarda bulunun. Zira o kıyamet günü tek başına bir ümmet olarak dirilecektir.” der.
İnsan idrakinin Hakkı bulabileceğinin en güzel örneği olan Zeyd b. Amr, Hanifler içerisinde hayatı ve ahlakı en güzel olan kimse olarak nitelendirilir.
“Kendimi öyle bir zata teslim ettim ki,
Teslim olmuştur O’na, ağır büyük kayaları taşıyan arz…
Kendimi öyle bir zata teslim ettim ki,
Teslim olmuştur O’na, tatlı saf suları taşıyan bulutlar…
…
Kendimi öyle bir zata teslim ettim ki,
Teslim olmuştur O’na rüzgar, ki O, rüzgarı halden hale çevirir.”
29/04/2018