Hz. Meryem
Hz. Meryem Kur’ân’da hem örnek bir aile olan İmran ve ailesi bazında bir adanmış bir çocuk olarak; hem mabedde Allah’a adanmış örnek bir kadın olarak, hem de mucize bir hamilelikle mucize bir doğum ve ölümün peygamberinin annesi olarak anlatılmaktadır. Hz. Meryem, Hz. Peygamber’in hadislerinde de yer alan, cennet kadınlarının efendilerinden olduğu belirtilen iffet abidelerinden biridir. Hz. Meryem Maturidi-Hanefi gelenekte saliha kimselerden görülürken; Eş’ari-Şafii gelenekte dört kadın peygamberden biri olarak kadın peygamber olarak kabul edilmektedir. Modern dönemde de Hz. Meryem sûresinde Meryem’in de kıssasının anlatıldığı peygamber kıssalarından sonra “İşte bunlar, Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu, Âdem’in soyundan gelen peygamberler; Nûh ile birlikte (gemide) taşıdıklarımız, İbrâhim ve İsrâil’in (Ya‘kūb) soyundan gelenler ve doğruya ulaştırdığımız ve seçkin kıldığımız kimselerdendir…” (19/58) ayetine binaen peygamber olarak kabul edilmektedir..
İmran ve karısı Hanne, Kur’ân’da örnek olarak anlatılan ailelerden biridir. Bu aile de yıllarca kısırlıkla imtihan edilmiş, çok uzun yıllar bu konuda dua etmişlerdir. İmran’ın ömrünün son dönemlerinde duaları kabul edilmiş, İmran ailesine bir çocuk bahşedilmiş, erkek olması beklenen bu çocuk, Hanne tarafından babasız ve kız çocuğu olarak dünyaya getirilmiştir. Kız olması beklenmediğinden o dönemde de meşru bir uygulamaya matuf olarak uzun yıllar sonrasında lütfedilen bu bebek mabede hizmetçi olarak adanmıştır. Fakat doğumdan sonra bir süre kız olmasından dolayı tartışmalar söz konusu olsa da nihayetinde verilen söz gerçekleştirilmiş ve Hz. Meryem (kur’a sonucunda), bakımı eniştesi Hz. Zekeriyya’ya bırakılarak mabede götürülmüştür.
Hz. Meryem’in mabeddeki bu bakımı “bir bitki/çiçek gibi yetiştirildi” ibaresi ile ifade edilmektedir. Bu çocukların bakımında önemli bir ilkeyi ortaya koymaktadır: Bir çocuğun bakımı bir çiçeğin bakımı gibi özenli, dikkatli ve tedbirli olmalı; çiçek soldurulmamalı, daima onunla ilgilenilmeli; sudan, güneşten ve topraktan mahrum bırakılmamalı; dolayısıyla onu besleyecek şeylerle donatılmalı ve meyve vermesi için iyi bir bakımdan geçirilmelidir. Hz. Meryem böylesine narin ve zarif bir çiçek; aynı zamanda kökleri güçlü ve meyve bakımından zengin bir ağaç gibi yetiştirilmiştir. Mabed yaşamına dair Kur’ân’da değinilen bir diğer husus da onun sayısız nimetlere mazhar kılınmasıdır. Bunu bazı âlimler mabede sürekli yiyecek getiren dindarların hediyesi olarak da yorumlamaktadırlar. Bu şekilde veya olağanüstü bir halde olsun, Allah yolunda çalışanın bu yolda rızıksız kalmayacağı ve maddi manevi nimetler elde edeceği bu kıssa ile inanlara bildirilmektedir.
Hz. Meryem öyle bir dönemde bir kadın olarak ilmi ve dindarlığıyla hem o zamanın hem de kıyamete kadar tüm inananlar için örnek bir şahsiyettir. O, bir kadının yaşayabileceği en ağır imtihan ve mucizenin muhatabı olmuş, babasız bir çocuk doğurarak olağanüstü bir hadise yaşamıştır. Hz. Meryem, Hz. Yûsuf gibi iffetiyle örnek kılınan üstün şahsiyetlerden biridir. Ömrünü ilme ve ibadete adamış bir kadın olarak bugün mümin kadınlar için en güzel örnektir. Anneliği konusunda Kur’ân’dan bir bilgi sahibi değiliz. Fakat tüm bu mucizevi yaşamına rağmen Allah’a karşı bir kutsallığı veya ortaklığı olmadığını ifade etmek için ayette şöyle geçmektedir: “Meryem oğlu Mesih sadece Elçi’dir. Ondan önce gelmiş elçiler de vardır. Annesi ise doğru bir kadındır. Her ikisi de yemek yerlerdi.” (5/75) bu ayet, onların insaniliğini ortaya koyan ilginç bir ifadelerden biridir.
Hz. Meryem, nüzul döneminde Hristiyanlara karşı insaniliği vurgulanan; Yahudilere karşı zina iftiralarına karşı aklanan; müminler için örnek şahsiyet olarak anlatılan gaybi kıssalardan biridir. Kur’ân’da geçen şu ifade de bunun delillerinden olarak görülebilir: “Bunlar sana vahiy yoluyla bildirmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. İçlerinden hangisi Meryem’i himayesine alacak diye kura çekmek üzere kalemlerini atarlarken sen onların yanında değildin; onlar tartışırken de sen yanlarında değildin.” (3/44).
Son olarak aklımda kalan çok sevdiğim bir rivayeti burada zikretmek istiyorum: Bir gün bir bedevi, Hz. Peygamber Kur’ân okurken yanına gelir ve “Ey Allah’ın Rasulü! Bugün bir kızım oldu” diye müjde verir. Bunun üzerine Hz. Peygamber: “Şu an Meryem sûresini okuyordum; öyleyse onun adı ‘Meryem’ olsun” buyurur ve o kız, Meryem ismiyle şereflenir… Meryemlere, Meryemleri yetiştiren annelerine ve babalarına selam olsun…
06.04.2021