Hz. Peygamber’in Vefa Gösterdiği Müşrik: Mut’im b. Adî
Mekke’de doğan Mut’im b. Adî, Kureyş’in önemli kabilelerinden Benî Nevfel’e mensuptur. Babasının gözetiminde büyüyen ve onun yönetimini öğrenen Mut’im babasının ölümünden sonra kabilenin yeni lideri olmuştur. Yeni liderin ilk icraatı kabilesinin yaşadığı su sorununu çözmektir. Bu amaçla Hz. Peygamber’in büyük dedesi Haşim’e ait olan su kuyusunu satın almış ve kabilesinin su problemini çözmüştür. Yine bu dönemde yaptırdığı su kuyusundan hacılara zemzem dağıtarak hem kendi kabilesi hem de Mekke eşrafı arasında itibarını artırmıştır.
Mut’im içerisinde yetiştiği ve liderleri arasında yer aldığı Mekke’nin dini geleneklerine bağlı kalarak diğer liderler gibi Allah Resulü’nün davetine karşı çıktı. Fakat Mut’im’i diğer kabile liderlerinden ayıran bazı özellikleri vardı. O, Hz. Peygamber’e ve diğer ashaba karşı aşırı bir düşmanlık beslememiş, onlara işkence etmemişti. Çünkü her şeyden önce insaflı bir insandı. Öyle ki Hz. Peygamber ve ona inananların Ebû Tâlib mahallesine hapsedildiği, yiyecek ve içeceklerden mahrum bırakıldığı, insani ilişkilerin kesildiği ve Müslümanların yok sayıldığı bir dönemde onlara gizlice yiyecek temin etmişti. Bununla da yetinmeyen Mut’im, Mekke müşriklerinin bütün itirazlarına göğüs germiş, yapılanların insanlığa sığmadığını, boykotun kaldırılması gerektiğini yüksek sesle Mekkelilere duyurmuştur. Yaptığı bu faaliyetler neticesinde birkaç arkadaşıyla birlikte boykotun kaldırılmasına önayak olmuş, kararın açıklanması ve boykot metninin Kâbe’den kaldırılması görevini üstlenmiştir. Onun yaptığı iyilikler bununla da sınırlı değildi. O, Hacrec Kabilesi reisi Sa’d b. Ubade’yi de müşriklerin elinden kurtarmış, herhangi bir zarar görmeden Medine’ye dönmesine vesile olmuştu.
Allah’ın Elçisi’nin hayatında oldukça önemli bir olayda da karşımıza Mut’im çıkmaktadır. Bilindiği üzere Hz. Peygamber, kendisine kol kanat geren çok sevdiği amcası Ebu Talib ve biricik eşi Hz. Hatice’yi kaybedince çok üzülmüştü. Bu iki mümtaz şahsiyetin vefatı sonrasında hem içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan kurtulmak hem de tebliğ faaliyetlerine devam edebilmek için arayışlara girişti. Bu amaçla gittiği Taif’ten istediği desteği göremediği gibi atılan taşlardan yaralanmış ve ancak bir bağa sığınarak bu durumdan kurtulabilmişti. Taif’ten eli boş dönen Hz. Peygamber Hira mağarasına kadar gelmiş, fakat şehirde kendisini himaye edecek biri bulunmadığı için beklemeye başlamıştı. Şehre girebilmek için müşrik liderlerinden birinin himayesine girmek gerekiyordu. Bu maksatla hareket eden Hz. Peygamber’in haber gönderdiği üçüncü kişi olan Mut’im b. Adî onun himaye teklifine olumlu yanıt verdi. Allah Resûlü’nü koruyacağını Mekke halkına bildiren Mut’im’in bu davranışı bazıları tarafından onun Müslüman olduğu şeklinde yorumlanmıştır. Gerçekte ise iman etmedi ve Bedir Gazvesi’nden kısa bir süre önce müşrik olarak öldü. Halk tarafından sevilen ve itibar gören Mut’im’in ölümü, Mekke’de büyük bir üzüntüyle karşılandı.
Hz. Peygamber Mut’im’in kendisine ve Müslümanlara yaptığı iyilikleri hiçbir zaman unutmamıştır. Mekke müşrikleri Hz. Peygamber’in Mut’im’e karşı beslediği vefa duygusunu biliyor olacaklar ki Bedir esirlerinin serbest bırakılması için Medine’ye gelen heyetin içerisine onun oğlu Cübeyr’i de dâhil etmişlerdi. Yapılan teklif üzerine Hz. Peygamber Cübeyr’e dönerek “Eğer Mut’im b. Adî sağ olsaydı da Mekke müşrikleri hakkında konuşup onları bağışlamamı isteseydi hiç şüphesiz ben bunları Mut’im’in hatırı için serbest bırakırdım” buyurmuştu. Oysa Mut’im Müslüman olmadan ölmüştü ama Allah Resulü yine de onun yaptığı iyiliğe karşı vefa duygusunu hiç yitirmemiş, en azılı İslam düşmanlarını bile onun bir sözü ile bağışlayacağını bildirerek ahde vefanın önemini göstermiştir.
22/02/2020