Siyer ve Nümismatik

28.06.2018
A+
A-
Siyer ve Nümismatik

     Yazıyı kullanan uygarlıkları konu edinen tarihsel arkeolojiden önceki yazılarımızda bahsetmiş, tarihsel arkeolojinin tarih usûlü bağlamında Siyer’i doğrudan ilgilendirdiğini, hatta tarihle neredeyse eş anlamlı olduğunu ancak henüz fakültelerimizde bu alanla ilgili yeterli çalışmaların yapılmadığını söylemiştik. Hatırlatmak bâbında tekrar etmemiz gerekirse, tarihsel arkeoloji sadece yazı ve yazılı materyal üzerinde durmamaktadır. En temel anlamda tarihsel arkeoloji, arkeolojik kalıntılarla anlatılara ya da belgelere dayanan verilerin birleştirilmesini önermektedir. Zira tarihsel arkeoloji, toprak üzerindeki verileri de göz ardı etmemekte aksine toprak altı ile üzerini, birbirlerinin tamamlayıcı unsurları olarak değerlendirmektedir.

       Tam da bu aşamada Siyer bilgilerine mutlak sûrette eklenmesi gereken diğer bir husus daha dâhil olmaktadır: Nümismatik.

       Nümismatik, en yalın haliyle eski paraları inceleyen ve bu materyalden yola çıkarak dönem hakkında malumat veren bir disiplindir. Konuyla ilgili olarak A. Zeki Velidi Togan şunları aktarmaktadır:

       ‘Meskûkât (Nümismatik) önceleri sadece hükümdar lakaplarını, hükümet, sene ve mahallerini öğrenmek için bir kaynak sayılırdı. Şimdi ise daha ziyade üzerindeki resimler ve yazılar ile hâkim unsurun sanatını, güzel sanat zevkini, keza darp mahalli olan ülkenin iktisadî hayatını, malî vaziyetini öğrenmek için sağlam kaynaklar olduğu anlaşılmıştır.

       Kuşkusuz geçmişten günümüze gelen teliflerin önemi büyüktür. Ancak bu teliflerin bir kısmında yer alan haberlerin tuhaf karşılanması da söz konusudur. Elbette eseri vücûda getiren müellifin bu duruma katkısı vardır ancak tek etken unsur bu değildir. Zira rivâyet zincirinde yer alan ve müellifin o an için tetkik edemeyeceği veya buna imkânının olamayacağını râvîlerin katkılarını da göz önünde bulundurmak gerekir.

       Nümismatik ise belki de yukarıda ifade etmeye çalıştığımız hususları en aza indirebilecek olan bir disiplin olarak öne çıkarılabilir. Siyer, sikkelerin kullanımda olduğu bir sahadır. Ticaretle uğraşan bir topluluğun ve dolayısıyla Resûlullah’ın (as) sikkelerden uzak kalması pek akla yatkın değildir. Şu halde, Resûlullah’ın (as) yaşadığı dönemden başlayarak sikkelerin ortaya çıkarılması, Siyer’e katkı sağlamayacak mıdır?

      Telif edilen eserlerde olduğu gibi nümismatikte de benzer sorunların olduğu muhakkaktır. Yeterli sikkenin bulunamamış olması, hâli hazırda var olan sikkelerin değerlendirilmesinin önünde bir engel teşkil etmemektedir. Kaldı ki, Abdulmelik b. Mervân dönemine kadar (685-705) Müslümanların yeni sikke basamadıkları, Rum ve İranlılara ait sikkeleri kullandıkları bilinmektedir. Konu hakkında birkaç ciddi çalışma olmakla beraber, konuya fazla ilgili gösterildiğini söylemek de zordur.

       ‘Sikkelerde ilahlar, mukaddes hayvanlar, armalar resmedilir. Sikkeler gümüş ve altın para ayarlarının nasıl değiştiğini, memleketin malî durumunda geçirilen parlak devirleri yahut buhran devirlerini gösterir. Sonra bu paralar o zaman ki metroloji, ölçü hususlarını öğrenmek için kaynak teşkil etmektedir.

       Söz konusu alıntı çerçevesinde dahi düşünecek olursak sikkelerin Resûlullah’ın (as) yaşadığı dönemle ilgili bilgi sunamayacağını söylememiz mümkün değildir.

       Tarih ilmi, birbiri içine geçmiş disiplinlerden müteşekkildir. Arkeolojide olduğu gibi Nümismatik de bu yapının içinde önemli bir başlıktır. İhtiva ettiği kapsam farklı yorumlamalara açıktır ama bazı teliflerde rastlanılan çarpıtmayı, değiştirmeyi, dönüştürmeyi içermez. Bu anlamda bir sonraki yazımızda da sikkelerin tarihe nasıl ışık tuttuğunu birkaç örnekle izah etmeye çalışacağız.

28/06/2018

 

BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.