Süvari Muhacir
Cahiliye devrinde insanların, Kâbe’yi tavaf ederken “Allah’ım! Eğer bağışlayacak olursan hepimizi bağışla. Çünkü senin hangi kulun günahsız olabilir ki?” diyerek dua ettikleri anlatılır. Bu dua ancak, günah karşısında bütün kulların aciz olduğunu bilenlerin ve geçmişini gözden geçirip hatasını anlayabilenlerin duası olabilir. Nasıl bir kul olduğunu eksiklikleriyle görüp bağışlanmayı umanlar, diğer kulların hataları karşısında da geçmişi hatırlatmayan bir affediciliğe sahip olabilirler.
İkrime b. Ebû Cehil ve babaları, oğulları ve kardeşleri Bedir’de Müslümanlar tarafından öldürülmüş diğer erkekler, Ebû Süfyân ve kervanda malları olanlarla şöyle konuştular: “Ey Kureyş topluluğu! Şüphesiz Muhammed size zulmetti. Adamlarınızı ve en hayırlı kimselerinizi öldürdü. Bu malı ondan kurtarmak için onunla harp etme hususunda bize yardım edin. Muhakkak ki biz, onun bize yaptıklarına karşılık olarak intikamımızı alacağız.” dediler. Şu ayetin orada toplananlar hakkında indiği rivayet edilir: “Şüphesiz ki inkâr edenler mallarını, Allah yolundan insanları alıkoymak için harcıyorlar. Daha da harcayacaklar. Ama sonunda bu, onlara yürek acısı olacak ve en sonunda mağlup olacaklardır. Kâfirlikte ısrar edenler ise cehenneme toplanacaklardır.” (Enfâl 8/36)
Babası Ebû Cehil ile birlikte yıllarca Müslümanlara karşı savaşan İkrime ve arkadaşları için Allah’ın haber verdiği “son”, fetih günüydü. Resûlullah Mekke’ye girerken savaşmayı yasaklamış, ancak altı erkeğin ve dört kadının öldürülmesini emretmişti ki onların arasında İkrime b. Ebû Cehil ilk sıradaydı. Daha sonra Resûlullah onlardan bazılarını bağışladı. Hâlid b. Velîd bütün ordularla birlikte Mekke’ye girdiğinde, sadece Müslümanlara ok atan küçük bir grupla karşılaştı. Onların içinde İkrime b. Ebû Cehil, Safvân b. Ümeyye ve Süheyl b. Amr vardı. Bu üç arkadaş silahlarını gösterip ok atarak Hâlid b. Velîd’e, “Mekke’ye asla zorla giremeyeceksin” diyorlardı.
Daha sonra İkrime, ölüm korkusundan dolayı Yemen’e kaçtı. Bunun üzerine İkrime’nin fetih günü Müslüman olan eşi Ümmü Hakîm, Resûlullah’a gelerek kocası için eman diledi. Resûlullah’tan olumlu yanıt alan İkrime’nin eşi, onu Tihâme kıyılarında bir sahilde buldu ve İkrime’yi Resûlullah’ın emanıyla müjdeledi. Eşi Ümmü Hakîm’in anlattıkları üzerine Müslüman olan ve Mekke’ye dönen İkrime’yi, Resûlullah’ın büyük bir sevinçle ayağa kalkarak karşıladığı ve ona tekrarla, “Süvari muhacir hoş geldin! Süvari muhacir hoş geldin!” dediği anlatılır. Zira İkrime, Mekke’nin en meşhur iki süvarisinden biriydi.
Beklemediği bir tarzda güzel karşılanan İkrime, Resûlullah’a “Ey Allah’ın Resûlü! Senin aleyhine, sana karşı yaptığım harcamaların iki mislini Allah yolunda harcamadıkça harcamayı bırakmayacağım. Yine Allah yolundan insanları alıkoymak için savaştığımın iki mislini Allah yolunda savaşmadıkça cihadı terk etmeyeceğim. Doğrusu sen insanların en iyisi, en doğrusu ve en vefalısısın” derken utancından dolayı başını öne eğer ve “Ey Allah’ın Resûlü! Sana karşı yaptığım her türlü düşmanlık ve şirki ortaya koymak maksadıyla bindiğim binekten dolayı benim için Allah’tan mağfiret dile” diyerek Resûlullah’tan af diler. Bunun üzerine Resûlullah “Allah’ım yaptığı her türlü düşmanlığı, konuştuğu her sözü ve senin yolundan insanları alıkoymak için kullandığı her vasıtadan dolayı İkrime’yi bağışla” diyerek dua etti.
İkrime b. Ebû Cehil bir gün Medine’ye geldiğinde halk, babasının kötü şöhretini bildiklerinden İkrime’yi birbirlerine göstererek, “İşte bu Ebû Cehil’in oğlu! İşte bu Ebû Cehil’in oğlu!” diyerek ondan uzaklaştılar. Bunun üzerine oldukça müteessir olan İkrime’nin bu durumu kendisine anlatılınca Resûlullah hutbesinde, “Ölülerine söverek dirilerine eziyet edenlere ne oluyor? Dikkat edin, ölülere söverek dirilere eziyet etmeyin!” buyurdu. Nitekim İkrime’nin babası Ebû Cehil, Müslümanlara yıllarca ağır işkenceler yaptıktan sonra Bedir’de öldürülmüş ve Ashâbu’l-Kalîb’ten (öldürüldükten sonra kuyuya atılan Mekkeli müşriklerden) olmuştu.
Kâfirlikte ısrar eden bu “kuyu arkadaşları”nın akıbetine uğramadan hidayete erdiği için daima şükreden İkrime, bir şey üzerine yemin edeceği zaman, “Beni Bedir’de kurtarana yemin olsun ki…” diyerek söze başlardı. Resûlullah, Mekke’nin iki ünlü süvari komutanı olan İkrime b. Ebû Cehil ve Hâlid b. Velîd’e baktığında, “Allah ölüden diriyi çıkarır.” ayetini okurdu. İkrime, Ecnâdeyn savaşında şehit oluncaya dek cihat etti.
“Onlardan sonra gelenler ise, “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan herkesi bağışla ve iman etmiş olanlara karşı kalplerimizde yersiz veya uygunsuz düşünce ve duygulara yer bırakma. Ey Rabbimiz! Sen Şefkat Sahibi’sin, Rahmet Kaynağı’sın!” diye dua ettiler. (Haşr 59/10)
18/03/2018